TAŞKESİĞİ İLKÖĞRETİM OKULU
   ADRES: İlküvez Taşkesiği Mahallesi Çaybaşı-ORDU                                                                                                                           Tel: 0 452 393 58 85

OKULUMUZ

MAHALLEMİZ

KASABAMIZ

İLÇEMİZ 

İLİMİZ



 

MENÜ

 Ana Sayfa

 Atatürk

 Tarihçe

 Etkinlikler

 Sınıflarımız

 Mezunlarımız

 Dosyalar

 

KADROMUZ

 Yönetim

 Branş Öğretmenleri

 Sınıf Öğretmenleri

 Personel



MATEMATİK KÖŞESİ
 Zeka Oyunları

 Göz Yanılmaları




Samsung A610Tmobile

HABERLER & DUYURULAR

 

MUTLULUĞUN RESMİ

Bugün; bütün ağaçlar yüreğimdeydi.
Bütün çiçekler gözlerimde.
Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu.
Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı?
Mutluluk muydu?

Bugün,
Ne varsa hüzünden yana
denize fırlattım az önce.
Sanki beklermiş gibi hepsini,
hop hop hoplatıverdi dalgalarında.
En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu.
"Bak" dedi "fırlattığın hüzünlerine...
İşte; onların bendeki hükmü sadece bu!"

Sonra, şakalaşırcasına
bir kaç tuzlu damlasını
sıçratıverdi yüzüme.
Gülümsedim mahcup mahcup,
onun bu neşesine...
Duruldu.
Bir deniz yıldızı bıraktı avuçlarıma.
Yoksa mutluluk bu muydu?

Herkes kalabalıkken,
içimdeki yalnızlığı
alıp, gidiverdi sihirbaz martılar!
Bir de arkasından o bildik
şen kahkahalı bağırışmalar!
Hiç bu kadar güzelini görmemiştim.
Beyazmış meğerse
beni, onlarla bütünleştiren mucize!
Kanat çırpa çırpa,
yüreğimdeki isyanları uçurdular...
Yaşamaktan aldığım tad; işte buydu!
Yoksa mutluluk bu muydu?

"Sen mutluluğun resmini
çizebilir misin Abidin?"
Evet... Adım İNSAN...
Ya, tabii ki, çizerim!

Az önce;
ağaç oldum,
çiçek oldum,
güneş oldum,
deniz oldum,
martı oldum,
ölümsüzleştim...

Meğerse, hep
yanıbaşımdaymış
bu güzel resim!
Ben çizdim. Adı umudum'du!
Yoksa tüm umutlarım
beni hiç terketmeyen
mutluluğum muydu?

* * *

Mutluluk,
hepimize sadece
kendi çizdiğimiz resimler
ve uzaklıklar kadar
yakındır!

Nedret Türer

 

BEKLE BENİ

"KARLAR TOZARKEN BEKLE
ORTALIK AĞARIRKEN BEKLE,
KİMSELER BEKLEMEZKEN BEKLE BENİ..."

-K.Simonov-

I

Bekle beni küçüğüm, umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet bekle beni.
Bahar geldiğinde kırlara çıkacaksın
dizboyu otlar üstünde koş koşabildiğince
ve sakın yitirme neşeyi.
Kırların sessizliğinde yüreğinin sesini dinle
ve orada benim için küçücük bir yer ayır
ve bekle beni küçüğüm.
Doğa pervasızdır biraz
bakarsın en olmaz yerde
masmavi bir su fışkırır
ve suyun ışıldayan göğsünde
sevincin nilüferleri.
Bahar şaşırtmasın seni
sırtüstü uzan bir gölgeye
suların, kuşların sesini dinle
ve bekle beni orada döneceğim küçüğüm

II

Mapusane türküleri hüzünlüdür biraz
belki her dinleyişinde yüreğin burkulmakta
için sızlamaktadır ama acılara alışılmaz
birşeyler var değişecek,
birşeyler var değiştirmemiz gereken
önce acılardan başlanacak
Beş on yıl dediğin pek kolay geçmeyebilir
üstelik bu savaş, bu kahredici kıyım
bitmeyebilir daha uzun süre
Ama sen sahip çıkarak yaşama ve sevince
bekle beni küçüğüm, acılar bitecek bir gün
sevgiler çiçek açacak.
Mapusane türküleri hüzünlüyse de biraz
yüreğin burkulmasın için sızlamasın sakın
ve bekle beni küçüğüm

III

Kış kıyamet bir gün bakarsın çıkıp gelmişim
varsın azgınlaşsın tipi
ve uğuldayadursun dışardaki rüzgâr
Sakın şaşırma küçüğüm
üşümüş bir serçe gibi titremesin ellerin
apansız çıkıp geleceğim
kış kıyamet de olsa bir gün
Uğuldayan bu rüzgâr,
bu delice yağan kar ürkütmesin seni
direnmektir artık bekleyişin öbür adı
Sen türküler söyle ve gülümse küçüğüm çünkü;
sesinin ırmağıyla yeşerecek hasretin bozkırları
Bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet bekle beni küçüğüm
.

Ahmet TELLİ

BEN SANA MECBURUM !

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum, sen yoksun!

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin...



Attila İLHAN

AŞK BİTTİ

Bir aşk nasıl biterse
Öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim
Alaturka bir fasıl gibi


Gökyüzüne bakmayı,
Dostlara mektup yazmayı,
Çiçekleri sulamayı
Unutmuşluğum gibi bitti.

Bir aşk nasıl biterse,
Öyle bitti bu aşk da.

Yürümeyi yeniden öğrenen
Felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi
Ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara
Yeni bir adres bırakmalıyım.
Pencereleri açmalı,
Kitapları düzenlemeliyim

Belki, bir yağmur yağar
Akşama doğru
Yarıda bıraktığım
Şiirleri tamamlarım.
"Aşk da bitti" diyordu ya bir şair,

AŞK BİTTİ İŞTE..
TAM DA ÖYLE.
 

Ahmet Telli

 

 

 

İstanbul'da Boğaziçi'nde bir fakir Orhan Veli;
Veli'nin oğlu; tarifsiz kederler içindeyim.

ORHAN VELİ KANIK

 

 

 

DERDİM BAŞKA

Sanma ki, derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki, her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah dostum, derdim başka...


 

DAVET

Bekliyorum...
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.




FENA ÇOCUK

Mektepten kaçıyorsun, kuş tutuyorsun,
Deniz kenarına gidip
fena cocuklarla konuşuyorsun,
Duvarlara fena resimler yapıyorsun
Bir şey değil, beni de baştan çıkaracaksın,
Sen ne fena çocuksun...

 

GÜZEL HAVALAR

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum,
Eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum,
Şiir yazma hastalığım hep
böyle havalarda nüksetti,
Beni bu güzel havalar mahvetti.

 

 

 

 

OKULUMUZ

OKULUMUZ




  

 

EĞLENCE

 Şiirler

 Fıkralar

 Duvar Yazıları

 Oyunlar

 Tuhaf Bilgiler


 Tasarım ve Güncelleme  : Ayhan KARABACAK (Matematik Öğretmeni)