FIKRALAR
FİLLER
Her milletten öğrencilere ödev vermişler, Filler üzerine yazın diye...
Bakalım kimler ne yazmış?
- Fransızlar: Fillerde cinsel yaşam.
- Çinliler: Fil pişirmenin bin yolu.
- İngilizler: Safaride fil avlama
teknikleri.
- Almanlar: Filler ve fillerin Alman
Dil ve Kültürü'ne etkileri.
- İranlılar: Filler çarşafa nasıl
sokulur?
- Amerikalılar: Daha büyük ve görkemli fil
nasıl yetiştirilir?
- Japonlar: Daha küçük ve daha ucuz fil
nasıl yetiştirilir?
- Yahudiler: Filler en pahalı, en kârlı
nasıl satılır?
- Brezilyalılar: Fillerle karnavalda samba
yapma metotları nelerdir?
- Türkler: Ne olacak bu fillerin hali?
TEMEL VE KUNG FU
Japon'un biri Rize'de bir kahveye girmiş ve herkese kafa tutmuş:
- Var mı aranızda delikanlı, varsa çıksın dışarı!
Tahmin edeceğiniz üzere Temel kapıya doğru yürümüş.
- Çıkıyorum ulan, görelim bakalım erkekliğini!
Birkaç dakika sonra Temel ağzı burnu dağılmış kahveye geri dönmüş.
Peşinden de Japon kasılarak içeri girmiş. Temel'i gösterek söylenmiş:
- Kore - Teakwon Do!
Ertesi gün Japon yine gelmiş. Yine meydan okumuş. Yine Temel'den rest. Ve
birkaç dakika sonra kapıda yine ağzı burnu dağılmış bir Temel! Ve peşinden
kasılarak yaptığı oyunu açıklayan Japon:
- Çin - Kung Fu!
Ertesi gün yine aynı hikaye: dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş Temel
ve hergün değişik bir stil kullanan Japon:
- Japon - Karate!
Ve bir sonraki gün Japon yine kahveye gelip, yine herkese kafa tutmuş.
Japonun restini gören yine Temel olmuş. Birkaç dakika sonra herkes suratı
dağılmış bir Temel beklerken bu defa Japon her tarafı kanlar içinde kapıda
belirmiş! Temel de hemen arkasından gelmiş, Japon'u göstererek gülümsemiş:
- Toyota - Kriko
DAHA NE OLSUN?
Kasabayı sel başmış... sular giderek yükselirken, halk panik içinde kaçmaya
başlamış. Kilisedeki herkes dağılırken, papaz: "Ben yıllardır Tanrıya
kulluk ederim... Hep onun yolunda çalıştım, Tanrı beni kurtarır" demiş,
kaçmamış.
Sular iyice yükselirken papaz kilisenin bir üst katına çıkmış... bakmış
insanlar kayıklarla geçiyorlar... Kayıktakiler: "Hadi peder atla
kayığa" demişler. "Yok Tanrı beni kurtarır" demiş.
Sular yükselmeye devam etmiş... Papaz kilisenin çatısına çıkmış... geçen
ikinci kayıktakiler: "Hadi peder, çok geç olmadan atla" demişler.
"Hayıııııır, Tanrı beni kurtaracak biliyorum" demiş.
Sular yükselmiş iyice... papaz direğe tırmanmış... bakmış tepesinde bir
helikopter... "inat etme peder gel bizimle" demiş
insanlar..."olmaz Tanrı beni kurtaracaaaaak" demiş...
Sonunda sular yükselmiş ve papaz boğulmuş... çıkmış Tanrının huzuruna...
suratından düşen bin parça... "ben sana küstüm Tanrım " demiş...
"bunca yıl yolundan ayrılmadım bir kere başım sıkıştı beni
kurtarmadın".
Tanrı: "Sana iki kayık bir helikopter yolladım ya, daha ne
yapayım".
MELEK Mİ?
Adam ölür ve öbür dünyada sorgusu başlar:
"-Hiç içki içtin mi?"
"-Aman efendim..."
"-Kumar oynadın mı?"
"-Aman efendim..."
"-Kadınlarla aran nasıldı?"
"-Aman efendim, ben kim çapkınlık kim."
Cebrail dönüp bağıriı:
"-Oradan bir çift kanat getirin!"
Adam çok sevinir:
"-Melek oluyorum, değil mi efendim?" der.
Cebrail cevaplar:
"-Hayır kaz oluyorsun!"
ARTI İŞARETİ
Musevi ailesinin
en büyük derdi, 10 yaşlarındaki çocuklarının matematikten sürekli
"0" getirmesiymiş. Sıkıştırmışlar olmamış, ders aldırmışlar
olmamış. Son çare, bir Katolik okuluna kaydettirmişler. Çocuk bir süre sonra
matematik notunu düzeltmiş, sürekli 10 getirmeye baslamış. Peki ne oldu da,
bu çocuk böyle 180 derece dönüş yaptı? Çocuk ısrarlı sorulara önce yanıt
vermek istememiş. Sonunda bir gün gerçeği itiraf etmiş:
"-Okula girdiğim gün adamın birini "artı" işareti üzerine
çivilediklerini gördüm. O zaman bu işin ciddiyetini anladım..."
REALİTİVE
Bir Yahudi Tanrının doğasını anlamak istiyormuş ve rüyasında Tanrıyı
gördüğünü sanarak ona sormuş:
"Tanrım, bir
milyon yıl senin için ne kadar bir süredir?"
Tanrı şöyle cevaplamış:
"Bir milyon yıl benim için bir saniye bile değildir."
Adam sormaya devam etmiş "Peki, Tanrım 1 milyon dolar senin için ne
kadardır?".
Tanrı cevaplamış:
"Bir milyon dolar benim için bir penny bile değildir".
Adam dayanamamış.
"Tanrım bana bir penny verir misin? " demiş.
Tanrıdan şöyle bir cevap gelmiş:
"Bir saniye."
CİN
Adam kıyıda yürürken bir lamba bulur ve ovar. Lambadan çıkan cin:
Dile benden ne dilersen der. Adam bir süre düşünür ve: Hep Kıbrıs'a gitmek
istemişimdir ama, hem hava hem de deniz taşıtlarından korkarım. Bana buradan
Kıbrıs'a kadar bir köprü yap da
oraya gidebileyim, yanıtını verir.
Cin gülümseyerek bu köprünün çok pahalıya mal olacağını, köprünün
bacaklarının çok derinlere oturmasının sakıncalı ve zor olduğunu, yapımına
dünyanın beton ve çeliğinin gideceğini söyler ve adamdan başka bir dilekte
bulunmasını ister.
Adam bunun üzerine cinden ona 'kadınları
anlama yeteneği' vermesini ister.
Cin düşünür ve yanıt verir:
-Şu senin köprü, tek şeritli mi olsun, çift şeritli mi?
PAPAZ
Papaz iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"-Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?..."
Zangoç'ta derin sessizlik... İyice köpürmüş papaz:
"-Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?..."
"-Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim..."
"-Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..."
Zangoç bıyık altından gülmüş;
"-İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..."
Yer değiştirmisler. Bu defa Zangoç seslenmiş:
"-Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?..."
Papaz kendi kendine söylenmiş:
"-Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."
PAPA
Papa bir gün Limuzin'in arkasında oturmaktan sıkılmış. "Sen geç bakalım
arkaya, birazda ben kullanayım" demiş şoförüne ve direksiyona geçmiş.
Ama aşırı hız yaptığı için bir süre sonra otoyol polisi tarafından
durdurulmuş. Polis Papa'yı görünce merkezi telsizle aramış. "Merkez, çok
büyük bir şahsiyeti hız yaptığı için durdurdum. Ne yapmam gerekir?"
"Kimi durdurdun? Vali, bakan falansa hiç acıma, yaz cezayı."
"Hayır, bu daha büyük birisi." "Daha büyük kim olabilir? Yoksa
başkanı mı durdurdun?" "Hayır, hayır. Bu çok daha büyük
birisi." "Kimi durdurdun söylesene." "Aslında kimi
durdurduğumu bilmiyorum ama şoförlüğünü Papa yapıyor!"
EŞİM VE BİR POLİS
Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polis aracını görünce kaçabileceğini
düşünüp gazı kökler. Ancak polisi silkeleyemediğini görünce pes ederek kenara
çeker. Polis arabadan çıkıp sürücünün yanına gelir ve sorar:
-Arkadaş, çok yorgunum. Bana mantıklı bir mazeret gösterirsen seni bırakıp
gideceğim. Sürücü düşünür ve yanıtlar:
-Karım geçen ay beni bir polis için terk etti. Aynada polis aracını görünce,
kaçtığı polis onu bana geri getiriyor sandım.
-Pekala, gidebilirsin.
HESAP
İki arkadaş barda oturmuş içkilerini yudumluyorlardı.
"Şu kadınlar," demiş biri, "bu kadar parayı ne yaparlar hiç
anlamıyorum doğrusu. Sigara dersen, çok içmezler, içki dersen çoğu içmiyor.
Kadın dersen, zaten kendileri kadın..."
TEMEL
"Temel kahvenin bir köşesinde kendi kendine söyleniyor. Arada bir
gülüyor. Arada bir de, hatırladığı birşeyi boşvermek istermiş gibi elini
yukarıya doğru kaldırıp indiriyormuş. Arkadaşları merak etmişler:
"Yahu Temel sen sabahtan beri konuşarak gülüyorsun. Niye?..."
Temel:
"Kendi kendime fıkra anlatıyorum."
"Peki ara sıra elini yukarı kaldırıp indiriyorsun..." Temel:
"Yahu bildiğim fıkra aklıma gelirse onu geçiyorum."
TEMEL
Temel Dursun'a soruyor: "Ula Dursun, sen oruçlu oruçlu kaç hamsi yersun?
Dursun: "Vallaa 100 tane yerim." Temel: "Olur mu ulan ilk
hamsiyi yediğinde oruç bozulur, diğer 99 sayılmaz.
Neyse Dursun bunu kafaya takıyor. O da yine yolda gördüğü İdris'e soruyor:
"Ula İdris sen oruçlu olarak kaç hamsi yersun?" İdris: "Valla
50 tane falan." Dursun: "Ula 100 tane deseydun sana birşey
anlatacaktum."
FRANSIZ
İNGİLİZ VE TEMEL
Naziler Üç İngiliz, Fransız ve Laz'ı esir almışlar ve sonuçta ölüm cezasına
çarptırmışlar. Ve askerler soruyor:
"Beyler Giyotinle mi ölmek istersiniz? Asılarak mı? Kurşuna dizilerek
mi?
İlk önce Fransız yanıt verdi: "Benim atalarım hep giyotinle
öldüler, ben de giyotinle."
Onu almışlar, kafasını yerleştirmişler giyotine. Giyotini üstten
bırakıyorlar. Tam kafasına 2 santim kalınca giyotin duruyor. Maalesef giyotin
bozuk. Almanlar sinirleniyor. Çünkü bu durumda Fransız kurtuldu.
İngiliz: "Arkadaşlar, asılarak ölmek çok kötü beni de giyotinle
öldürün.
İngiliz uyanıklık yapıyor. Almanlar giyotini tamir ediyorlar. Ama olay aynı
şekil cereyan ediyor. Sonuçta İngiliz de kurtuluyor. Sıra bizim laza geliyor.
Bizim Temel de uyanık: "Arkadaşlar asılarak ölmek gerçekten çok
kötü. E zaten giyotin de çalışmıyor. En iyisi beni kurşuna dizin."
BİR SORU BİR CEVAP
Soru: Bir kadın kocasını milyoner yapabilir mi?
Cevap:
Kocası daha önce milyarderse evet.
Soru: Mikroskopla kadın arasında ne
benzerlik vardır?
Cevap: İkisi de pireyi deve yapar.
Soru: Geveze bir kadınla tespih
arasında ne fark vardır?
Cevap: Biri çekilir, diğeri hiç çekilmez
Soru: Duvar saati ile geveze bir kadın
arasında ne fark vardır?
Cevap: Duvar saati hiç olmazsa arada bir durur.
Soru: Birbiriyle tartışan iki erkekle
birbiriyle tartışan iki kadın arasında ne fark vardır?
Cevap: Tartışan iki erkek kendilerini, iki kadınsa üçüncü bir kadını
tartışırlar.
Soru: Bir kadın ile gazetenin
benzerliği nedir?
Cevap: Her ikisi de ağzına kadar laf doludur ve boyalıdır.
|